12 Nisan 2008 Cumartesi

Gazetelerden Haberler


Türk Haber Gazetesi Sesimizi Almanya’da Duyurdu
Yayın hayatını Almanya’da sürdüren ve orada yaşayan yurttaşlarımız arasında geniş bir okur kitlesine ulaşan aylık Türk Haber Gazetesi, Mayıs 2006 sayısında Vakfımıza geniş yer verdi.
Vakıf Genel Merkezini ziyaret eden gazeteciler, Eğitim ve Rehabilitasyon Ünitesinde incelemeler yaptılar ve Sorumlu Müdür Meryem Şahin’den bilgi aldılar. Şahin Vakfın amaçlarından söz ederek özellikle “Özürlülüğün yasaların, politikaların ve kurumsallaşmış alışkanlıkların sonucu olarak toplumun yarattığı bir durum” olduğunu vurguladı. Bu nedenle özürlülerin iyi bir eğitim ve kaynaştırmayla topluma kazandırılmaları ve toplum tarafından birer birey olarak kabul edilmeleri gerektiğini açıkladı.
Türk Haber Gazetesi Vakıf bünyesinde verilen nitelikli eğitimi, fotoğraflarla destekleyerek okura ulaştırdı ve Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına ”Bu çocuklara yardım edelim” çağrısında bulundu




13 Ocak 2006: Hürriyet Gazetesi Ankara Eki






06 Mart 2006: Vatan Gazetesi
Yer, Ankara’daki Anıttepe Yüzme Havuzu... Engelli sporcular yüzme yarışlarında dereceye girmek için kıyasıya mücadele ediyor. Yarışın başlamasını bekleyen bir sporcu pürdikkat havuza bakıyor.
O an içinden neler geçiyor bilinmez ama, gözlerindeki ifade “Ben bu yarışı kazanırım,” diyor. Tıpkı o yarışta mücadele etme hakkını kazandığı gibi... Ve tıpkı hayatın önüne çıkardığı engeli aştığı gibi...






02 Mart 2006: Hürriyet Gazetesi
28.Şubat 2006 günü, Bilkent Üniversitesi Bowling Salonunda
Ankara’da bulunan Özel Eğitim Okulları Bowling Şampiyonası yapıldı. 12 okulun katıldığı Şampiyonada Vakfımız Genel Merkez Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Bowling takımı birinci oldu. Bu başarıda Beden Eğitimi Öğretmenimiz ve Antrenörümüz Osman Akdemir’in özverili çabalarının büyük etkisi vardır. Büyük mutlulukla karşıladığımız bu başarı bizlere yeni bir heyecanın ve beklentinin kapılarını açtı. 01 Nisan 2006’da aynı yerde yapılacak olan Türkiye Bowling Şampiyonasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu Şampiyonada ülkenin çeşitli yerlerinden gelecek 120 sporcu yarışacak.
İlk olarak Vakfımızın çocuklarına salonunu karşılıksız açan, ülkemizde zihinsel yetersizlerin Bowling sporuna başlamasına olanak tanıyan ve bu Şampiyonanın gerçekleşmesini sağlayan Bilkent Üniversitesi Bowling Salonu yetkililerine, yüce gönüllü ve duyarlı yaklaşımları için teşekkür ediyoruz.





Hürriyet Gazetesi Ankara Eki - 16 Kasım 2006
Gölbaşı’na zihinsel engelliler merkezi
Ayşe TÜRKMEZ/GÖLBAŞI (DHA)
ZİÇEV Genel Merkezi, Gölbaşı Kampusu’nda bu yıl gerçekleştirdiği projeler kapsamında eğitim hizmetlerine katacağı yeni birimlerin açılışı törenle yapıldı.
ZİHİNSEL Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın (ZİÇEV) Genel Merkezi Gölbaşı Kampusunda bu yıl gerçekleştirdiği projeler kapsamında eğitim hizmetlerine katacağı yeni birimleri açıldı. Açılış töreninde zihinsel engelli çocuklar şiir okuyup, Seymen folklor ekibi de gösteriler yaparken, destek veren tüm kuruluş temsilcilerine plaket verildi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin, Japon Büyükelçisi Tomoyuki Abe ve destek veren diğer ilgililer tarafından 4 binanın açılış gerçekleştirildi.
JAPONYA’DAN KATKI
Japon Büyükelçi Tomoyuki Abe, Türkçe olarak yaptığı konuşmada, bu tür desteklerinin devam edeceğini belirterek, “Her zaman böyle projelere destek olmaya hazırız. Projeye emeği geçen, destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi. Japon Büyükelçiliği tarafından yapılan proje kapsamında Mesleki Eğitim Merkezi 3 bölüm olmak üzere 270 metrekareden oluşuyor. 25 yaş sonrası Yaşamevi Ünitesi, el sanatları, boya ve galoş atölyelerini oluşturuyor. Japon Hükümeti, zihinsel engellilere eğitim desteği vermek üzere 2 yıllığına Heidiko Ohno’yu görevlendirdi.
Bakan Şahin’in oğluda eğitim görüyor
ZİHİNSEL Engelliler Vakfı Genel Merkezi’nin yeni binalarının açılışına katılan Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin’e, ZİÇEV Genel Başkanı Ülay Karakoç tarafından plaket verildi. Bakan Mehmet Ali Şahin ve Saniye Şahin’in zihinsel engelli oğlu Fatih Şahin de vakıf genel merkezinde eğitim görüyor. Ayrıca, Japon Büyükelçisi Temoyuki Abe’ye, Başbakanlık Özürlüler Dairesi Başkan Vekili Abdullah Güven’e, Gölbaşı Kaymakamı Hakkı Uzun’a, Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak’a, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü adına plaket verildi.
JURNALTURK - 15.11.2006
Gölbaşı’na Zihinsel engelliler merkezi
Ayşe TÜRKMEZ/GÖLBAŞI(Ankara), (DHA)
Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın (ZİÇEV) Genel Merkezi Gölbaşı Kampusunda bu yıl gerçekleştirdiği projeler kapsamında eğitim hizmetlerine katacağı yeni birimlerin açılışı törenle yapıldı.
Japonya Büyükelçiliği’nce Küçük Projeler Programı’nda yaptırılan İş Eğitim Merkezi, Başbakanlık Sosyal Riski Azaltma Projesi Galoş Atölyesi, Spor-Toto Genel Müdürlüğü, Vakıfbank Genel Müdürlüğü tarafından Spor Salonu ve Vakıfbank Genel Müdürlüğü’nce Engelliler Oyun Parkı açılışı yapıldı. 4 ayrı tesisin yapıldığı açılış törenine Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin, CHP Milletvekilleri Nadir Saraç ve Dr. Ali Arslan, Vakıflar Genel Müdürü ve Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Beyazıt, Başbakanlık Özürlüler Daire Başkanı Abdullah Güven, Spor Toto Genel Müdür Yardımcısı Ömer Aksoy, Japonya Büyükelçisi Tomoyuki Abe, Gölbaşı Kaymakamı Hakkı Uzun, Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak, Vakıf kurucusu ve eski Genel Başkanı Makbule Ölçen ve Vakıf Genel Başkanı Ülay Karakoç ile 150 kadar davetli, Gölbaşı’ndaki birim müdürleriyle engelli çocukların aileleri katıldı. Açılış töreninde zihinsel engelli çocuklar şiir okuyup, Seymen folklor ekibi de gösteriler yaparken, destek veren tüm kuruluş temsilcilerine plaket verildi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin, Japon Büyükelçisi Tomoyuki Abe ve destek veren diğer ilgililer tarafından 4 binanın açılışını yaptı.
Japon Büyükelçi Tomoyuki Abe, yaptığı Türkçe konuşmada, bu tür desteklerinin devam edeceğini belirterek, “Her zaman böyle projelere destek olmaya hazırız. Projeye emeği geçen, destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi. Japon Büyükelçiliği’nce hazırlanan proje kapsamında Mesleki Eğitim Merkezi 3 bölüm olmak üzere 270 metrekareden oluşuyor. 25 yaş sonrası Yaşamevi Ünitesi, el sanatları, boya ve galoş atölyelerini oluşturuyor. Japon Hükümeti, zihinsel engellilere eğitim desteği vermek üzere 2 yıllığına Heidiko Ohno’yu görevlendirdi. ZİÇEV Genel Başkanı Ülay Karakoç, kurucu başkan Makbule Ölçen’in 4 çocukla eğitimini başlattığı kurumun, bugün Türkiye genelinde 16 şubesi 400’e yakın personeli ve 1000’in üzerinde zihinsel engelli ve onların ailesiyle kurum haline geldiğini söyledi. Karakoç, şöyle konuştu:
“Vakfımız, yardımlarla, bağışlarla ayakta duruyor. Vakfımızın bir gün bağış alan değil, bağış veren köklü bir vakıf olacağına inanıyoruz. Devletimiz eğitime bir miktar destek vermektedir. Şu anda bizim asıl sorunumuz, yaşlılarımızın bakımı ve korunması ile ilgilidir. Örnek olarak, 45 yaşında bir oğlumuz anne ve babasını kaybetti. Çocuklar bizim korumamız altındadır. Bakınız sokak çocukları çok önemlidir. Onlar her zaman, her yerde istismara ugrayabilirler. Milli Eğitim Bakanlığı koruması altında eğitim alacaklar. Yeni çıkan Özürlüler Yasası ile engellilerimiz, diğer kardeşleri gibi eğitim hakkına sahip oldular.”
Başbakanlık Özürlüler Dairesi Başkan Vekili Abdullah Güven ise, özürlüler deyince herkesin yüreğinin yandığını belirterek, “Ama kimilerinin bir başka yanıyor. Toplumsal sorunların aşılması, ancak toplumsal bilinçlenme ve duyarlılıkla mümkündür. Buna herkesin katkı vermesi gerekir” dedi.
Zihinsel Engelliler Vakfı Genel Merkezi’nin yeni binalarının açılışına katılan Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin’e, ZİÇEV Genel Başkanı Ülay Karakoç tarafından plaket verildi. Bakan Mehmet Ali Şahin ve Saniye Şahin’in zihinsel engelli oğlu Fatih Şahin de vakıf genel merkezinde eğitim görüyor. Ayrıca, Japon Büyükelçisi Temoyuki Abe’ye, Başbakanlık Özürlüler Dairesi Başkan Vekili Abdullah Güven’e, Vakıflar Genel Müdürü ve Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Beyazıt’a, Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman’a, Gölbaşı Kaymakamı Hakkı Uzun’a, Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak’a, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü adına plaket verildi.





Birgün Halkın Gazetesi - 13 Aralık 2006, Çarşamba (Ankara Eki)
haberler.com - 18 Kasım 2006, Cumartesi
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer: - “Zihinsel Engelli Çocukların 18 Yaşından Sonra da Kaç Yaşına Gelirlerse Gelsinler Eğitimlerini Sürdürmeleri için Atölyelerle Donatılmış Bir Okul Açacağız”
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, Özel Eğitim Alan Zihinsel Özürlülerin Eğitimlerini 18 Yaşından Sonra da Sürdürebilmeleri İçin Okul Açacaklarını Söyledi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, özel eğitim alan zihinsel özürlülerin eğitimlerini 18 yaşından sonra da sürdürebilmeleri için okul açacaklarını söyledi.
Özürlüler Yasası nedeniyle özel eğitim veren okulların Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında toplanması nedeniyle Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfının (ZİÇEV) Ümraniye’deki “Tekrime Tarman Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi”, “Özel Makbule Ölçen Eğitim Kurumları Tekrime Tarman Özel Eğitim Okulu” adıyla Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
Okulun Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması nedeniyle düzenlenen törende konuşan Ata Özer, zihinsel engelli çocuklarla ilgili her türlü çalışmada 24 saat süreyle vakfın yanında olacaklarını belirtti. Özer, “Gaziosmanpaşa ilçemizde bulunan ve hepatit B virüsü taşıyan bir öğrencimize yine özel eğitim kurumlarındaki şekliyle evinde eğitim öğretim hizmeti vermek istedik. Fakat ne kadar garip ki, ne kadar öğretmene bunu teklif ettiysek de hepatit-B virüsü taşıyan öğrenciye kimse sahip çıkmadı. Ama alnından öpülecek bir ilçe milli eğitim müdürü, alnından öpülecek bir öğretmen ‘biz bunu başaracağız’ dediler ve bu öğrenciye aynı özel eğitim kurumlarındaki çocuklarımız gibi hizmet vermeye devam etmekteyiz” dedi.
Özer, amaçlarının öğrencilerin bedensel, zihinsel ve kültürel gelişmelerini sağlamak, aralarında birlik ve beraberlik duygularını geliştirmek, dostluk ve kardeşlik bağlarını güçlendirmek amacıyla sosyo kültürel ve ekonomik faaliyetlerle topluma uyumunu sağlamak olduğunu kaydetti.
Özürlülük türü ne olursa olsun ailelerden çocuklarını gizlememelerini isteyen Özer, özürlü çocuklara “acıma” duygusuyla yaklaşılmaması gerektiğini söyledi. Özer, “Özürlü çocuklarımıza eğitim vermek, topluma uyum sağlamaları ülkemiz için de kazançtır” diye konuştu.










Cumhuriyet Gazetesi - 22 Aralık 2006, Cuma (Ankara Eki)
Haber Metni:

Anneleri Engelli Çocuklarını Anlattı

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) ile Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) engelli çocukların anneleri ve yakınları arasında ortaklaşa düzenlediği öykü yarışmasında dereceye giren ve yayımlanmaya değer görülen eserler, ”Tut Elimi” adıyla kitaplaştırıldı. CKD Yayınları’ndan çıkan 231 sayfalık kitaptaki tüm eserler, engelli çocukların annelerince kaleme alındı. Kitapta ”Göçmen Kuşların Kanatlarına Yüklenmiş Acılar” başlıklı bir önsözü yer alan CKD Başkanı Şenal Sarıhan, “Tut Elimi kitabı, kadınların kendi sorunlarını yazıya dökmelerini ve çözüm üretmelerini amaçlayan 2. kitap. Kadın Öyküleri adı ile yayınlanmış olan ilk kitapta da çoğunluğu yazın alanına ilk kez adım atan kadınların yaşam öyküleri yer alıyordu. Bu kitap ise bedensel ve zihinsel engelli çocuklarımızın, özellikle annelerine yüklenmiş acıları anlatıyor,” dedi. Kitabın diğer önsözü ”Onlar Anlattılar” ise ZİÇEV Genel Başkanı Ülay Karakoç’a ait. Kitap sırasıyla; yarışmada 1.liğe değer görülen Müge Konor’un ”Bir Anı”, 2. olan Ayla Tan’ın ”Arda Tan” ve 3. olan Özlem Başaral’ın ”Bir Sürgünde Hüzünlenen Yedi Hayat” adlı eserleriyle başlayarak, toplam 37 yaşam öyküsünü okurlarıyla paylaşıyor.














Ailelerle yapılan röportajlar

1-Seyfullah'ın annesi

Seyfullah’ın annesi:
-Çocuğunuza nasıl teşhis konuldu?
- 4 aylıkken göz doktoruna gidildi; iki gözünde de göz kayması olduğu ortaya çıktı, ameliyet olması gerektiği söylendi.
-Eşinizin bu konuda ilgisi nasıldı?
- Eşim hiç kabullenmedi hala da kabullenmiyor.
-Nedeni nedir peki?
- Prematüre doğum.
-Ameliyat oldu mu peki?
- Evet Ankara Hacettepe de ameliyat oldu.
- Seyfullah’ın özel eğitime başlaması nasıl gerçekleşti?
- 4 yaşına gelmesine rağmen hala konuşamıyordu. Bizde nörolojiye götürdük. Motor mental metardasyon geriliği ve sipi hastası olduğunu öğrendik ve doktorun demesi üzerine özel eğitime gönderdik.
- Özel eğitime başladığında Seyfullah kaç yaşındaydı?
- 4.5
-Özel eğitim merkezlerinde neye dikkat ettiniz?
- Zihinsel geriliği olan çocuklarla konuşma bozukluğu olan çocukların ayrı sınıflarda mı yoksa aynı sınıflarda ders görüyorlar ona çok dikkat ettim.
-Gönderdiğiniz özel eğitim merkezi nasıl peki, memnun musunuz?
Evet, memnunum.Çünkü yaşıtlarıyla ve sadece aynı sorunu paylaşan öğrencilerle bir sınıfta.
-Seyfullah’ın konuşma bozukluğu dışında başka bir sorunu var mı?
- Evet var;el-kol koordinasyonu zayıf, dengesini sağlayamama düşme sorunu, ve yaşıtlarından 1 yaş gerilik var.
- Seyfullah okuldan eve gelince size bir şeyler anltıyor mu?
- Ben sormadığım sürece bir şey anlatmıyor, art arda cümle de kuramıyor.
-Peki eşiniz neden kabullenmiyor, mazereti var mı?
- Eşim hep ‘ben de geç konuşmaya başladım oğlumun bir sorunu yok’ diyor. Bir de çocuğu ‘özürlü, engelli’ diye etiketleme yapmak istemiyor.

2-Merve'nin annesi

Merve’nin Annesi:
-Çocuğunuz şimdi kaç yaşında?
-7
-Kaç senedir özel eğitim alıyor?
- 3 senedir; rehberliğin çıkardığı bir rapora göre artık gitmiyor.
- Nedeni neydi peki?
- Nedeni; çocuğumun zekası normal, konuşmada biraz problem olduğu için gerek kalmadığı söylenildi.
- Düzelme var mı peki?
- Tabi önceye göre çok iyi
-Anaokuluna ne zaman başladı?
- Bu sene
-Anaokulunun yaralı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Evet, tek çocuk olduğu için hem çok sıkılıyordu hem de konuşma ortamına sahip değildi.. Anaokuluna gelerek sosyalleşti. Dil, sosyalleşerek çözülecek bir sorun zaten.
- İki aile problemlerinizi paylaştınız mı?
- Sorunlarımız ortak olduğu için fırsat buldukça konuşuyor, dertleşiyoruz.
- Öğretmenin eğitimini beğeniyor musunuz iki aileye de aynı ödevi veriyor mu?
- Ev ödevi veriyor, diğer çocuklardan ayırmıyor, onlara ne veriyorsa bize de aynısını veriyor.
-Merve’nin harfleri tam çıkaramaması çene yapısı, diş yapısı gibi fiziksel özellikten mi yoksa beyinle mi alakalı?
- Doktor öyle bir şey söylemedi, özel eğitim gerekli dedi.
- Harfleri tam çıkaramamasının nedeni ne peki?
- Dil kasları zayıfmış, dil kaslarını geliştirmemiz gerekiyormuş.
- Peki buna yönelik ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz evde ?
- Doktorun tavsiyesi üzerine dondurma yalama, çikolata emme, dilini dışarı, sağa, sola yukarı gibi hareketler yaptırıyoruz.Söyleyemediği harflerle ilgili isimler sıralıyoruz.

Öğretmenlerle yapılan röportajlar:

1- Demet Öğretmen


Nene Hatun anaokulundan Demet Yedek öğretmenimizle röportaj:
- Meslek hayatınızda kaçıncı yılınız?
- 4
-Daha önceki meslek hayatınızda özel eğitimli öğrenciniz oldu mu?
- Evet, oldu.
- Peki o öğrenciniz de nasıl bir problem vardı, aynı sorun mu mevcuttu?
- Evet eski öğrencimde de aynı problem vardı, konuşma problemi. Bu da olumsuz davranışlarına etki ediyordu. Konuşamadığı, kendini ifade edemediği için hırçınlaşıyor, karşıda ki anlamayınca kendini kötü hissediyor, saldırıyordu.
-Peki bu tanı çocuğa aile tarafından mı, öğretmen tarafından mı, bir uzman tarafından mı konuldu?
- Bir uzman tarafından tanı konulmuş, özel eğitime gidiyor.
- Çocukta nasıl bir konuşma bozukluğu var?
- Merve de harfleri yutma, harfleri tam çıkaramama
Seyfullah ta izole konuşma bozukluğu var.
- Konuşma bozukluğu hırçınlığa neden oluyor; dediniz bunu bize açıklar mısınız?
- Serbest zaman etkinliğinde arkadaşından oyuncak istiyor ya da arkadaşı elinde ki oyuncağı istiyor. Kendisi bunu tam açıklayamadığı için arkadaşının elindeki oyuncağı zorla, kavga ederek alıyor.
-Çocukların problemli oldukları baştan söylendi mi yoksa sonradan siz mi fark ettiniz?
-En başta söylendi. İkisinin de özel eğitime gidiyor olması belirtildi. Sonradan Merve özel eğitimden ayrıldı. Nedeni; zekasının normal olması, okuma-yazmada, algılamada bir problemini olmaması.
- Çocukların problemlerinin nedeni nedir peki?
-Merve’nin problemi sonradan oluşmuş.
- Seyfullah’ ın problemi prematüre doğum
-Sınıf içi uyumu nasıl sağlıyorsunuz?
- Hırçınlık sadece arkadaşı; ‘neden konuşamıyorsun’ dediği zaman oluyor,üzüldüğünden kaynaklanıyor, kendisinin arkadaşlarından farklı olduğunu hissettiği zaman hırçınlaşıyor, olumsuz davranışlara yöneliyor.
- Çocuk kendi probleminin farkında mı?
-Evet, kendisi de biliyor; ama kendisine söylenildiği zaman sinirleniyor.
- Çocuğun saldırgan davranışlarını engellemek, önlemek için ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz?
- Çocuğun olumsuz davranışlarını içeren hikaye okuyorum,çok etkili oluyor, evde de aynene devam ediyor. Karşılıklı soru-cevap şeklinde sohbet ettiğimiz zaman hallediyoruz problemi.
- Harfleri söyleyemeyen öğrenciye yönelik ne gibi ekinlikler hazırlıyorsunuz?
- Hangi harfleri söyleyemiyorsa onla ilgili tekerleme öğretiyorum, hazırlıyorum eve gönderiyorum ve Türkçe-dil etkinliğinde daha çok bu öğrencilere söz hakkı veriyorum.
-Öğrencinizin ilk geldiği günkü haliyle şimdiki halini kıyaslayacak bir öykünüz var mı?
- Seyfullah ilk geldiğinde konuşamıyordu, el-kol koordinasyonu yoktu. Bir de sürekli düşüyordu; denge problemi de vardı. Şimdi elini kolunu düzgün kullanabiliyor,ani hareketler bile yapabiliyor, kendine güveni oluştu. Dil gelişiminde de ilerleme oldu. Örneğin; anlaşılır bir şekilde 1’den 10’a kadar ayabiliyor.
- Bu problemi olan çocuklar sınıfa gelmeden önce diğer çocukları buna nasıl hazırladınız?
- Bu çocuklar gelmeden önce diğer çocuklara bu çocukların sorunlarını söyledim, nasıl davranılması gerekildiğini yoksa çok incineceklerini, kurallarımızda geri kalabileceklerini; fakat onlara yardımcı olarak öğretebileceğimizi, oynatabileceğimizi anlattım. Onlarla kesinlikle alay etmememiz, aşağılamamız gerektiğini de anlattım, konuşma yaptım ve gerçekten etkili oldu. İlerleme kaydedince diğer çocuklarda ‘çok güzel saydın, konuştun gibi notlar veriyorlar, gelişmelerinin farkındalar.
-Diğer çocukların velileri ne dedi bu durma, istememe gibi bir durum söz konusu oldu mu?
- Hayır,kesinlikle hiçbir problem olmadı.Önceden velilerle de konuştum zaten.Çocuklarını ; bu durumu iyi karşılamaları için yönergeler verdim
- Aile ve okulun devamlılığını-eğitimin devamlılığını sağlamak için evde ne gibi alıştırmalar veriyorsunuz?
- Her cuma mutlaka ev ödevi veriyorum, tekerlemeler gönderiyorum. Hangi kavramlarda zorluk çekiyorlarsa, onla ilgili ev ödevi veriyorum daha çok.
-Ailelerin kaygılarını önlemek için ne gibi önlemleriniz oldu?
- Ailelerin kaygıları şu yöndeydi; diğer çocuklar benim çocuğuma karşı nasıl davranacaklar, aralarına alacaklar mı, alay edecekler mi, benim çocuğum diğer çocukların yanında kendilerini kötü hissedecekler mi? Ama şuan da bu tür düşünceleri kalmadı; çünkü diğer çocuklar empati kurabiliyorlar.
- Kaynaştırma eğitiminin yararıyla ilgili söyleyeceğiniz bir şey var mı?
- Görev hem öğretmene hem veliye düşüyor. İyi bir iletişim olursa çocuklarımız ilerleme kaydedebilir. Onları kazanmalıyız, dışlamamalıyız, yardımcı olmak lazım; çünkü onların bize daha çok ihtiyacı var.
- Merve de konuşma bozukluğu dışında başka bir bozukluk var mı?
- Karşısındakinin hoşlanmadığı bir davranışı tekrarlama var. İnatçılık ve yaramazlık gibi davranış problemi var. Örneğin; saçlara okunmayı çok seviyor: yapma, elleme dedikçe daha çok yapıyor.
-Seyfullah’ın el-kol koordinasyonunu geliştirmek için ne gibi etkinlikler hazırlıyorsunuz?
-Kes-yapıştır uygulaması, makas çalışması yapıyor, yaptırıyorum.
- Aileler bu konuda ilgili mi, umursamaz mı?
- Aileler çok bilinçli ve çocukların gelişmesi için her şeyden faydalanmalarını istiyor.

2-Saliha Öğretmen

A okulumuzda ki bir öğretmenimizle röportaj:
-Sınıfınız da kaynaştırma eğitimine yönelik öğrenciniz var mı?
-Var. Biri ikiz; kardeşi farklı sınıfta diğeri de yetiştirme yurdundan gelen bir öğrencim.
-Bu öğrencilerin belirgin sorunları nedir?
-ikiz olan çocuğum Samet’in sosyalleşme açısından ciddi sorunu var, konuşmada sıkıntı çekiyor, çekingen, içine kapanık. Yetişme yurdundan gelen öğrencim Ahmet kurallara pek uymayan
-Samet’in ailesi bilinçli mi?
-Evet,anne-baba olarak çok bilinçliler. Samet 3gün özel eğime 2gün anakuluna gelmektedirler.
-Samet’in bozukluğunun nedeni nedir?
-Erken doğum
-Samet sınıfa gelmeden önce sınıfı Samet’e karşı nasıl hazırladınız?
-Hiç söylemedim, çocuklara sezdirmemeye de çalışıyorum.
-Diğer çocuklara sezdirmeden nasıl Samet’e yardımcı oluyorsunuz?
-Bir etkinlik sırasında Samet’e yardımcı olacaksam; önce sınıfla ilgileniyorum en sona Samet’i bırakıyorum kimsenin dikkatini çekmiyor.
-Samet’in ekinliklere ilgisi nasıl?
- Sayısal etkinlik ile bilişsel alanla ilgili etkinliklere karşı hem zekası çok iyi hem de ilgisi çok iyi ancak; sanatsal etkinlik ile psikomotorla ilgili etkinliklere karşı hem zayıf hem de isteksiz.
-İsteksiz olduğu durumda ne yapıyorsunuz?
-Asla zorlamıyorum, kendi isteğine bırakıyorum
-Sayısal etkinliklere karşı zekasının çok iyi olduğunu söylediniz, buna verebileceğiniz bir örnek var mı?
-Bir gün çocuklar sıraya geçtiler, ellerini yıkayacaklar o sırada baktım ki Samet sayıları tersten sayıyor (10-9-8…) çok zeki ama fark ettirmiyor, ne anlatsan hemen kapıyor ama bildiğini fark ettirmiyor; ancak soru sorunca cevap veriyor.
-Samet’in ilk geldiği günkü haliyle şimdiki halini kıyaslayacak bir öykünüz var mı?
-Samet ilk geldiğinde hiç konuşmuyordu, serbest zamna etkinliğinde hep tek başna oynuyordu, şimdi konuşuyor ve tek değil…
-Samet’in bu çekingenliğini yenebilmek için farklı bir yol ,izlediniz mi?
-Örneğin; her sınıfta lider konumda olan bir çock vardır. Bu lider konumundaki çocuğun yanına pasif bir çocuk verilirse pasif çocukta lider çocuğun yanında açılır, çekingenliği yavaş yavaş kaybolur. İşte bende bu yolu denedim ve gayet başarılı oldu.
-Diğer çocukların velileri bu duruma tepkili mi?
-Hayır; çünkü Samet sessiz bir çocuk, diğer çocuklara karşı bir zararı yok.
-Samet’in diğer çocuklarla ilişkisi nasıl?
-Samet çekingen olduğu için bir problem çıkarmaz, uyumlu bir çocuktur.
-Samet ile ilgili başka söyleyecek bir şeyiniz var mı?
-Samet’e kendi kararını kendi vermesini sağlamaya çalışıyorum; çünkü tek başına karar veremiyor. Örneğin yemeğini tek başına yiyemiyor, bir yardım bekliyor ve bu yüzden küçük kas gelişimi sağlanmış olmuyor.
Yetiştirme yurdundan gelen çocuk Ahmet;
-Ahmet ile ilgili ne söyleyebilirsiniz?
-Ahmet ilgiye ve sevgiye aç bir çocuk. Beni çok benimsedi sürekli yanımda çok bağlı bana.
-Diğer çocuklar Ahmet’e karşı nasıl davranıyorlar?
-Diğer çocuklar Ahmet’i aralarına almıyorlar, dışlıyorlar; ayrıca sınıfta bir suç işlense Ahmet’ten biliniyor, hemen Ahmet’e suç atılıyor. Pek sevilmiyor Ahmet.
-Peki bu durumu nasıl önlemeye çalışıyorsunuz?
-Daha çok empati yapmalarını sağlıyorum. İftira atıldığı zaman ‘gördün mü gözünle, duydun mu, sana iftira atılsa sen ne hissederdin?’ gibi sorular soruyorum ve çok etkili oluyor.Zaten bu gibi olumsuz davranışlarda azalma oldu.

3-Melek Öğretmen

B okulunda ki röportajımız:
Öğrencinin adı: Metin
Yaşı:6
Problemi: hiperaktif
Cinsiyeti: erkek; 5 kardeşler ve 5.çocuk
-Meslek hayatınızda kaçıncı yılınız?
-5
-Tanı kim tarafından konulmuş?
-Öğretmen
-Rehabilitasyon merkezine gitti mi, gidiyor mu?
- hayır, gitmiyor, aile ilgisiz olduğu için gitmeyecekte
-Diğer çocuklar Metinden etkileniyorlar mı?
- Kesinlikle. Metin kurallara pek uymadığı için diğer çocuklarda kurallara uymamaya başladılar. Birde bağrışmalar arttı. Saldırgan davranışlar Metinden sonra çoğaldı.
- Metin’in hiperaktifliği dışında başka bir bozukluğu var mı?
- Hayır başka bir problemi yok. zihinsel bir gerilik yok aksine çok iyi zeki bir çocuk.
- Aile bilinçli mi?
- Hayır, aile çok ilgisiz. Zaten 5 kardeşler Metinle babaannesi ilgileniyor
- Diğer çocuklarla Metin’in arası nasıl?
- Metin sınıfta lider konumunda. O ne derse ve ne yaparsa o örnek alınıyor, o yapılıyor.
- Metin’in ilk geldiği günkü haliyle şimdiki halini kıyaslayabilir misiniz?
- İlk geldiğinde hiç söz dinlemiyordu, kurallara uymuyordu,saldırgan davranışları çoktu,bağırıyordu, hemen kavgaya başvuruyordu.Bu gibi olumsuz davranışlarında yavaş yavaş azalma oldu.
-Peki Metin’in bu olumsuz davranışlarını önlemek için ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz?
- Olumsuz bir davranış sergilediği zaman ceza veriyorum, o davranışı bir daha yapmamaya çalışıyor.
-Nasıl cezalar veriyorsunuz?
-En sevdiği şeyi yapmasına izin vermiyorum, etkinliğe katmıyorum, bir kenarda tek başına otutturuyorum..
- Metin konusunda yakındığınız bir şey var mı?
- Evet çok yakınıyorum. Sınıfı, çocukları çok olumsuz etkiledi. En yakındığım şey; sürekli sınıftan kaçıyor, arkamı dönüyorum Metin yok.

4-Hatice Öğretmen

Hatice Öğretmen:
B okulunda ki röportajımız:
Öğrencinin adı: Umut
Yaşı:6
Problemi: görme engelli
Cinsiyeti: erkek; 5 kardeşler ve 5.çocuk
Nedeni: sık doğum ve yetersiz beslenme

-Meslek hayatınızda kaçıncı yılınız:
-5
-Tanı kim tarafından konulmuş?
-Doğuştan olan bir bozukluk
- Çocuk sınıf içerisinde içine kapanık mı, aktif mi?
- Aksine hiperaktif. Bir arkadaşına tutunup hareket ediyor.
- Görme engelli olduğu halde nasıl hiperaktif oluyor?
-Okula başladığı bu zaman zarfında okulu ve sınıfı keşfetti, ayrıca bir arkadaşı sürekli onun elinden tutuyor.
- Umut’un görme bozukluğu dışında başka bir bozukluğu var mı?
- Hayır başka bir problemi yok. zihinsel hiçbir sıkıntısı yok, Türkçe-dil etkinliğinde çok başarılı, sanat etkinliğini de canı isterse yapıyor.
- Diğer çocukların velileri bu duruma ne diyor?
- Veliler çok anlayışlı,faaliyetlerde onu da görmek istiyorlar ve çocuklarını da Umut’a kötü davranmamaları konusunda uyarıyorlar.
- Aile bilinçli mi?
- Evet, anne çok bilinçli ve araştırmacı.
- Diğer çocuklar Umut’a nasıl davranıyor, bir dışlama söz konusu mu?
- Hayır, her öğrenci yardımcı oluyor, sürekli elini tutuyorlar, bir yere çarpmasını ve düşmesini engelliyorlar.
- Umut’un ilk geldiği günkü haliyle şimdiki halini kıyaslayabilir misiniz?
- İlk geldiğinde çok fazla argo sözcükler kullanıyordu sonra küçük kas gelişimi çok zayıftı. Bu alanda çok ilerleme kaydedildi.
-Küçük kas gelişimini geliştirmek için ne gibi etkinlikler yaptırıyorsunuz?
- Rastgele kesme-katlama çalışmaları yaptırıyorum.Bu etkinliği pek sevmiyor, zaten canı isterse yapıyor.

Öneriler

10-ÖNERİLER
Öğretmenler kaynaştırma konusuyla ilgili olarak ciddi bilgi sıkıntıları yaşamaktadırlar. Sınıfında kaynaştırma öğrencisi olan öğretmenlere özel eğitim teknikleri ve yöntemleri, uygun materyalin seçilmesi ve kullanılması hakkında bilgi verilmemekte, öğretmen kendi başına bir şeyler yapmak zorunda kalmaktadır.Bu nedenle de kaynaştırma öğrencisini kendisine fazladan verilmiş bir yük olarak gören öğretmenlerin bu görüşlerinin değişmesi için sistemli bir eğitim alması gerekmektedir.
Bu eğitim hizmet öncesi veya hizmet içi eğitim programları vasıtasıyla yapılabilir.Son yıllarda tüm öğretmen yetiştirme programlarına özel gereksinimi olan çocuklar ve kaynaştırma ile ilgili dersler konulmuştur.Bununla birlikte varolan bu derslerin sayısı ve genellikle teorik olan içeriği açısından, öğretmen adaylarının engelli çocuklara ve kaynaştırmaya ilişkin tutum ve yeterliklerinde değişikli oluşturabilmesi mümkün görülmemektedir( Avcı,1999, Akt. Kuz,2001)
Kaynaştırma eğitiminde, engelli öğrencilere bazı kolaylıklar gösterilmesi ve engelli olmayan öğrencilerle aynı koşullara tabi tutulmaması gerekmektedir.Bu uygulamalar arasında soruların önceden verilmesi, ayrı bir yer ve zaman diliminde sınava tabi tutulması gibi uygulamalar bulunmaktadır.( Bıyıklı, 1997, Akt Kuz 2001 )
Okullarda Gerekli Fiziksel Düzenlemeler Yapılmalıdır:
- Sınıfın genel görünüşü ve mekan ile ilgili olarak duvar,ışık,sınıf alanı ve depo kullanımı bilinçli yapılmalıdır.
- Sınıfta yapılacak değişiklikler önceden öğrencilere haber verilmeli ve onların görüşleri alınmalı, gerekli uyumu göstermeleri için öğrencilere zaman tanınmalıdır.
- Öğrencilerin kümeler halinde oturmaları, sosyal uyum zorluğu çeken öğrenciye yarar sağlamaktadır.
Sınıf İklimi Kaynaştırma Öğrencisine Yönelik Düzenlenmelidir:
- Öğrenciyi suçlamadan hatalarını açıklamak ve onun bu hataları kendisinin düzeltmesine yardımcı olma öğrencinin güvenini sarsmayacak, artıracaktır.
- Her öğrencinin kendine özgü bir değer olduğuna inanan öğretmen, öğrencileri birbirleriyle karşılaştırmayacaktır.
- Öğretmenin temel eğitim ilkelerini bilerek uygulaması, kaynaştırma ortamlarının sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Kavramların Kazanılmasına Yardımcı Araç ve Gereçler Kullanılmalıdır.
- Okulda tanıtılan soyut kavramları çocuğun günlük yaşantısıyla bağdaştırmak için somut nesneler, video teyp ve benzer araçlar kullanılabilir.
- Çocuğun gelişim aşamasına uygunluk, çeşitlilik, araçların nasıl kullanılacağına dair gerekli açıklamaların yapılması, materyali kullanmaya cesaretlendirme, çocukların ne yaptıklarını bilip bilmediklerini anlamak için yaşadıklarını anlatmalarını sağlamak, yeterli deneyim kazandıktan sonra sorular ve ipuçları ile kavramların soyutlanmasına yardımcı olmak önemlidir.
Ev Ödevleri Özürlü Bireylerin Kapasitesine Uygun Tutulmalıdır:
- Özel gereksinimleri olan çocuklar için, bulundukları gelişim düzeyi, sahip oldukları ve olmadıkları beceriler, ailenin destekleme olanakları göz önünde tutularak ve başarılı olma şansı korunarak ev ödevleri verilmelidir.
Bire Bir Eğitim Verilmelidir:
- Kaynak odalar oluşturularak özürlü öğrencilerle ders dışı zamanlarda da ilgilenme ve öğrenciyi eksik olduğu yönlerde geliştirmeye yönelik uygulamalara gidilmelidir.

Büyük Grup Uygulaması (Bütün Sınıf):
Büyük grup çalışmalarının öğrenciler üzerinde olumlu etkilerinden biri, öğretmenle beraber olma fırsatıdır.Büyük grup içinde öğrenciler sınıfın bir parçası olduklarını daha fazla hissederler.Öğretmen, öğrencinin grup içinde başarı kazanması için ön hazırlık yapmasını isteyebilir veya öğrenciye cevaplayabileceği sorular yöneltir.
Küçük grup Çalışmaları:
Çocuklar benzer özellikleriyle bir araya getirilirken bazı gruplar da değişik yetenekleri olan çocukların toplandığı gruplardır.
Özel gereksinmeleri olsun yada olmasın, bütün öğrencilerin zaman zaman destekleyici nitelikte küçük grup çalışmalarından yararlandıkları gözlenmiştir.
Değerlendirmede Esnek Davranılmalıdır:
- Değerlendirmede öğrencinin yapamadıkları değil, yapabildiklerini ortaya çıkarmak en doğru yoldur.
- Bilgisini yazamayan çocuk sözlü sınava alınabilir.
uygun olanı seçmelidir.
Not Verme Çocuğu Çalışmaya Teşvik Edici Olmalıdır:
- Her çocuğun başarılı olmaya, kendini aşmaya ve gerçekleştirmesine yönelik bir tutum izlemelidir.
- Öğretmen çocukların başarı gereksinimlerine uygun olarak not vermeli ve gayretin değerlendirilmesini ön planda tutmalıdır.
Hedeflenen bu çalışmaları gerçekleştirebilmek için öğretmenlere ve idarecilere kaynaştırma eğitimiyle ilgili kapsamlı bir hizmet içi eğitim verilmelidir
Okullarda Sayılan Bu Çalışmaların Koordineli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlayacak Bir Ekip Oluşturulmalıdır:-573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 15. maddesinden yola çıkarak, okullarda; özel eğitim gerektiren öğrencilerin özelliklerine göre hazırlanmış özel eğitim programlarını uygulayacak bir ekip oluşturulmalıdır( Bolatcan,

7 Nisan 2008 Pazartesi

Bilimin Işığında Makaleler

1-Özel eğitim nedir?
Özel eğitim, normal yaşıtlarının yararlanabildiği eğitim ortamından yeterince yararlanamayan çocuklara yönelik verilen eğitimdir. Türkiye’de özel eğitim; örgün eğitimin verildiği okulların özel alt sınıflarında, kaynaştırma sınıflarında, kaynak odalarda ve ayrıca Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde verilmektedir.

2-kaynaştırma eğitimi nedir?
Kaynaştırma yoluyla eğitim özel eğitime muhtaç çocuklara örgün ve yaygın eğitim kurumları içerisinde, normal akranları arasında özür ve özelliklerine uygun olarak verilen eğitime kaynaştırma eğitimi denir.

3-Kaynaştırma Eğitiminin Amacı:

1-Ülkemizde her özürlü öğrenciye yetecek özel eğitim kurumu bulunmamaktadır. Durumları ve özellikleri uygun olan bazı öğrencilerin normal sınıflarda kaynaştırma yoluyla eğitimleri artık bir zorunluluktur.
2-Özel eğitime muhtaç çocukların ayrı sınıf ve okullarda eğitimi onların toplumdan soyutlanmaları sıkıntısını beraberinde getirebilmektedir. Kaynaştırma eğitimi bu öğrencilerin akranlarıyla sosyal bütünleşmesine yardımcı olmaktadır.
3-Okul, öğretmen danışman ve aile birliği çerçevesinde: okuma,yazmayı başaramamış, öğrenme güçlüğü çeken,konuşma gelişimi ve diğer gelişiminde sürekli gerilik gösteren özel eğitime muhtaç öğrencilerin akranları içerisinde ihtiyaç duyduğu eğitime kavuşması kaynaştırma eğitiminin diğer bir amacıdır.
4-Kaynaştırma eğitiminde temel ilkeler:
1.Durumu uygun her özürlü kaynaştırma eğitiminden faydalanmalıdır
2.Eğitim sürecinin odak noktası özürlü çoçuğun kendisidir
3.Eğitim özürlü çoçuğun gelişim özelliklerin egöre düzenlenir(fiziksel,duygusal,davranışsal vb.)
4.Eğitim özürlü çocuğu çevreye kapalı ,kendi özel kültür alanlarını yapratıp yaşadığı topluma yabancılaşmasını önalyici sosyal etkileşim ortamını hazırlayacak şekilde oraganize edilir.
5.Eğitimin özürlü çocuğun gezdirilmesine imkan verilecek şekilde çevreye açık dinamik bir yapıya kavuşturulması esastır.
6.Özürlü çocuğun eğitimi bir ekip işidir.Okul , uzman aile ve yakın çevre bu ekibin birer unsurudur.
7.Kaynaştırma eğitimine mümkün olduğu kadar erken başlanılmalıdır.
8.Kaynaştoırma eğitinde severek çalışmakla mümkündür.

4-KAYNAŞTIRMANIN YARARLARI
Kaynaştırmanın yararlarını normal çocuğa, özürlü çocuğa, özürlü çocuğun anne-babasına, sınıf öğretmenine olmak üzere dört grupta toplayabiliriz;
Kaynaştırmanın Normal Çocuklara Yararları:
1. Normal çocuklar engelli çocuklarla kuracakları ilişkilerden kazandıkları bilgileri ileri ki yıllarda da kullanabilirler.2. Engelli çocukları daha yakından tanıma ve onlarla ilgili ön yargılarını değiştirme fırsatına sahip olabilirler.3. Normal çocuklar, engelli akranları ile rahatça geçinmeyi ve onları kabullenmeyi öğrenirler. 4. Normal çocukların engelli çocuklara karşı olan tutum ve davranışlarının onlarla düzenli olarak birlikte olduklarında olumlu yönde değiştiği görülmektedir.

Kaynaştırmanın Engelli Çocuklara Yararları :
1. İyi planlanmış kaynaştırma ortamına katılan engelli çocuk, normal çocuğun davranışlarını gözleyerek ve model olarak toplumca benimsenen davranış repertuarını geliştirirler.2. Normal çocuklarla engelli çocukların birlikte çalışmaları ve oyun oynamaları sosyal etkileşim kurmada ve akademik çalışmalarda istek ve cesaret uyandırır.3. Engelli çocukların normal çocuklardan soyutlanması, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediği kadar, dil ve zihin kapasitelerinin gelişimi açısından çok önemli fırsatlardan yoksun kalmalarına neden olmaktadır.
Kaynaştırmanın Anne-Baba için Faydaları:
1. Engelli çocuğa sahip anne-babaların, çocuklarının eğitimi ile ilgilenen uzmanlarla ve öğretmenlerle iletişim içinde bulunması, anne-babalara güç ve cesaret verir.2. Uzmanlardan, çocuklarına nasıl yardımda bulunacakları konusunda yeni yollar öğrenirler.3. Anne-babalar çocuklarının normal çocuklarla nasıl etkileşimde bulunduklarını gördükçe çocukları hakkında daha gerçekçi olmaya başlarlar.4. İstenmeyen bazı davranışların sadece engelli çocuklara özgü olmadığını normal çocuklarında benzer davranışlara sahip olabileceğini fark ederler.

Kaynaştırmanın Sınıf Öğretmenine Faydaları:
1. Kaynaştırma uygulamaları ile normal sınıf öğretmenleri, engelli çocuklarla çalışma şansına sahip olurlar.2. Öğretmenler engelli çocuğun özel gereksinimini karşılamak için kullandığı teknikleri diğer öğrenciler içinde kullanabilirler.3. Aslında, bilinen ve normal çocuklar için kullanılan etkili öğretim tekniklerinin birçoğu ilk kez engelli çocuklar için geliştirilmiştir. Bu nedenle, özel eğitim tekniklerini bilen bir normal sınıf öğretmeni, bu teknikleri bilmeyen öğretmenlerden daha başarılı olur.

8.Normal sınıfın kaynaştırma için hazırlanması

Normal sınıflarda engelli öğrencilerin kabul görmesi için sınıftaki diğer öğrenc,lerin kaynaştırmaya hazırlanması gerekir.Kaynaştırma eğitiminin başarılı bir şeklide uygulanabilmesi için sınıf öğretmeni sürekli ve aktif olarak tüm sınıf öğrencilerinin desteğine gereksinim duyar.Bunun için öğretmen uygun bir yaklaşım belirleyerek öğrencileri hazırlamalıdır.Engelli öğrenciler hakkında bilgi verilmeli onların karşılaştığı sorunlar sınıf içinde tartışılmalı engelli öğrencilerin okuldan ve toplumdan beklentileri dile getirilmelidir.
Aşağıda örnek bir tartışma formatı yer almaktadır .
Giriş; bugün bu saatimizide engelli çocuklar hakkında geçireceğiz çocuklar.Onlarla ilgili düşünceleriniz ,onlarla ilgili yaşantılarınız hakkında konuşacağız.Şimdi sizin görüşlerinizi almak istiyorum.
Isınma;şimdi size bazı sorular soracağım .bu sorulardan sizin için olanlarda parmağınızı kaldırır mısınız?
1.Bildiğinşz engelli çocuk var mı,kaçınızın yok?
2.Arkadaşınız olna engelli çocuk var mı?
3.Akrabalarınızda engelli çocuk var mı?
4.Okulunuzda engelli çocuk var mı?
5.Sınıfınızda engelli çocuk oldu mu?
Araştırma ; 1.Sizce “engelli” sözü ne anlama geliyor.
2.Engeli çocuklarla yada yetişkinlerle deneyimleri olan var mıydı,bize neler yaşadığınızı anlatır mısınız?
Ne gördünüz?
Ne biliyor sunuz ?
Ne yaptınız?
Anlama: 1.Engelli bir çocukla yolda ya da okulda karşılaştığında pek çok çocuk ne yapar? Siz ne yaparsınız?
2.Engelli bir kişiyle bir arada olduğunuzda siz ne düşünür ve ne yaparsınız?
3.Sizce engelli bireyler bizimle olduklarında ne hissederler?
4.Engelli çocuklar hangi özellikleriyle bize benzerler?
Eylem:1. Engelli bir çocuğa yardımcı olabilmek için ne yapabilirsiniz?
2.Eğer bu sınıfta engelli bir çocuk olsaydı ne yapabilirdiniz?
Girişim: Baştan beri konuştuklarımızı bir düşünün,bu fikirlerle ilgili bir şeyler yapmak isteyenler ya parmaklarını kaldırsınlar ya da isterseniz bir parça kağıda yazarak bana verin.
Değerlendirme: 1.Bugünkü tartışmadan neler öğrendiğinizi gerçekten merak ediyorum çocuklar. Şimdi bir bakalım aklınıza hangi düşünceler geliyor?2.Bugün konuştuklarımızla ilgili bir şeyler yapmak istediğinizi söylediniz. Haftaya bakalım nasıl gidiyor,bir kontrol ederiz.Eğer bir probleminiz olursa, onların çözümü için yollarbulmayı deneriz.

9-TÜRKİYE’DE KAYNAŞTIRMA UYGULAMASINDA GELİNEN DURUM VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Türkiye’de Kaynaştırma Eğitiminde Karşılan Sorunlar
:
1. Örgütlenme düzeyinde problemler,
2. Yönetsel düzeyde problemler,
3. Personel düzeyinde karşılaşılan problemler,
4. Ekonomik düzeyde karşılaşılan problemler,
5. Kamuoyu oluşumu düzeyinde karşılaşılan problemler,
6. Araç gereç vb. donanım düzeyinde karşılaşılan problemlerdir.
Kaynaştırma eğitimi ülkemizde uygulanan haliyle, çoğu kez engelli öğrencilerin normal eğitim sınıflarına yerleştirilmesiyle başlayıp biten bir süreç olarak anlaşılmaktadır. Oysa kaynaştırma uygulaması engelli öğrencinin normal sınıfa yerleştirilmesinin yanı sıra çeşitli düzenlemeleri gerektiren oldukça teknik bir uygulamadır( Kırcaali- İftar, 1995)Bu uygulamayla şu hedeflere ulaşmak amaçlanmaktadır:
_ Özürlü çocuğun sosyal statüsünü yükseltmek
_ Ayrı okul ve özel sınıfın getirdiği damgayı silmek
_ Daha iyi ve ucuz bir öğrenim çevresi yaratmak
_ Daha çok çocuğun eğitimini sağlamak( Akt. Bıyıklı,1997)
Ülkemizde 1985’li yıllarda başladığı kabul edilen kaynaştırma eğitimiyle ilgili olarak Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2001-2005 yılları arasını kapsayan 8. Beş Yıllık Kalkınma Planında, özel eğitim gereksinimi olan çocukların normal gelişim gösteren çocuklarla birlikte eğitim göreceği kaynaştırma okullarının, bütün öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde mekan, donanım, personel ve program esnekliğine kavuşturulması hedeflenmiştir.
Ülkemizde özel eğitim alan öğrenci sayılarının yıllara göre değişimi incelendiğinde kaynaştırma eğitimi alan engelli öğrenci sayısında ve özel eğitim okul öğrenci sayısında artış, normal okullardaki özel eğitim sınıflarında ise düşüş olduğu görülmektedir.
Türkiye’de normal okullar bünyesinde oluşturulmuş olan özel eğitim sınıflarının sayısı hızla azalmaktadır. R.A.M. yetkilileriyle yapılan görüşmelerde, okul yönetimlerinin buna gerekçe olarak, kaynaştırma uygulamasına geçilmiş olmasını ve mekan yetersizliğini göstermiş oldukları bilgisi alınmıştır. Bu nedenle engelli öğrenciler kaynaştırma sınıflarına veya özel eğitim okullarına alınmaktadırlar.Ayrıca yönetmelikteki sınıf mevcudunun 30 kişiyi aşmaması gerektiği belirtilmektedir. Bu kritere ise her zaman dikkat edilmediği elde edilen bilgiler arasındadır.Özel Eğitim Hizmet Yönetmeliğinin 72. maddesinde belirtilen okulları gezerek özel eğitim hizmeti veren “ gezici öğretmenler” uygulaması henüz tam olarak hayata geçirilememiştir ( Kuz, 2001 )
Ülkemizde şu anda sınıf öğretmenine ve engelliye destek eğitim hizmeti sağlanamamaktadır.Yönetmeliğin 69. maddesinde belirtilen bireyselleştirilmiş eğitim
programları yeni yeni uygulanmaktadır.

KAYNAKÇALAR:

1- Kaynaştırma eğitimi seminer notları
Tarih: 01 -08 eylül 1995
Seminerin yapıldığı yer : Mahmut Paşa İlkokulu-Karatay
Cumhuriyet İlkokulu- Meram
Rebii Karatekin İlkokulu- Selçuklu

2- Engelleri kaldıran okul.. Neslihan Cuyar 1999 Milliyet
3- Pervin Kaplan Prof. Dr. Rupert Wilbrandt

Röportaj: Uzman Yorumuyla Kaynaştırma Eğitimi

Şevval Topuk ve Onur Özsoy öğretmenlerimizle yapılan röportajlar:

1-Kaynaştırma eğitimine ailelerin yaklaşımları nelerdir?
- aileden bahsedebilirim: bir kaynaştırma eğitimine muhtaç olan çocuğun aileleri. iki kaynaştırma eğitimine tabi tutulan çocuğun ailesi.
Ülkemizde genelde normal çocukların aileleri kaynaştırma eğitimine tepkililer. Özel eğitim gerektiren çocuk istemiyorlar. Bunu da açık açık dile getiriyorlar. Öğretmene karşı cephe alıyorlar ve çocuklarını tembihliyerek okula gönderiyorlar: 'ona yaklaşma' gibi...
Diğer çocuğun ailesi de bu durumda mağdur oluyor. Ne öğretmene ne de diğer çocukların ailelerine birşey söyleyebiliyorlar.
Kaynaştırma eğitimi çocuğun yaşına, gelişimine uygunsa, çocuğa sosyalleşme adına birşey katacaksa en iyi yöntemdir.
2- Çocuklarda gözlemlediğiniz olumlu-olumsuz özellikleri söyleyebilir misiniz?
olumlu: - özel eğitimli çocuklarda akademik beceri açısından ilerleme gözlemlenebilir.
-sosyalleşmesi açısından da hem normal arkadaşları oluyor hem de engelli arkadaşları oluyor.
olumsuz: - özel eğitime muhtaç çocuk kendi gibi olmayan arkadaşlarından aşagılanma, dışlanma gibi durumlara maruz kalıyor.
- normal çocuklarda akademik beceri de geri kalabiliyorlar.
- sınıf sayısının fazla olması kaynaştırma eğitimini olumsuz etkiliyor; çünkü öğretmen çocuklarla tek tek ilgilenemiyor.
3- Çocukların problemleri nelerdir?
- hafif zeka geriliği
-öğrenme güçlüğü
Sendromlu çocuklar özel eğitime tabii tutuluyor, kaynaştırma eğitimine yönlendirilmiyor.

Tasiye: Kitaplar ve Filmler

Filmler:


Doğum günü temmuz:
Türü: Savaş / Dram Yönetmen: Oliver Stone Senaryo: Oliver Stone , Ron Kovic , Ron Kovic (Kitap) Görüntü Yönetmeni: Robert Richardson Müzik: John Williams Oyuncular: Tom Cruise (Ron Kovic) , Bryan Larkin (Genç Ron) , Raymond J. Barry (Bay Kovic) , Caroline Kava (Bayan Kovic) , Josh Evans (Tommy Kovic) , Seth Allen (Genç Tommy) , Jamie Talisman (Jimmy Kovic) , Sean Stone (Genç Jimmy) , Anne Bobby (Suzanne Kovic) Genel Bilgiler: 1989, ABD , 145 dk.
Konu: Gerçek bir öyküye dayanan bu filmde Tom Cruise, Vietnam gazisi Ron Kovic'in unutulmaz bir portresini çiziyor. Gönüllü olarak Vietnam'a savaşmaya giden genç Kovic, memleketine belinden aşağısı felç olarak geri döner. Üstelik döndüğü ülke, bıraktığından çok farklıdır ve Vietnam gazilerine kimse saygı duymamaktadır... Oliver Stone'un Vietnam'a 'sol'dan bir bakış attığı "Doğum Günü Dört Temmuz", muhafazakar görüşlü, içi Amerikan vatanseverliğiyle dolu bir gencin savaşa gitmesini ve gerçeklerle yüzyüze gelmesini anlatıyor. Tom Cruise filmdeki rolüyle Oscar adayı olmuş ve unutulmaz bir performans vermişti.



Sol ayağım:Türü: Dram Yönetmen: Jim Sheridan Senaryo: Shane Connaughton , Jim Sheridan , Christy Brown (Kitap) Görüntü Yönetmeni: Jack Conroy Müzik: Elmer Bernstein Oyuncular: Daniel Day-Lewis (Christy Brown) , Brenda Fricker (Bayan Brown) , Alison Whelan (Sheila) , Kirsten Sheridan (Sharon) , Declan Croghan (Tom) , Eanna MacLiam (Benny) , Marie Conmee (Sadie) , Cyril Cusack (Lord Castlewelland) , Phelim Drew (Brian)
Genel Bilgiler: 1989, İrlanda / İngiltere , 98 dk. Beyin Felçli (Cerebral Palsy) olarak doğan Christy Brown, hastalığı nedeniyle hareketlerini kontrol edemez ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir yaşam sürer. Ancak çocukluğunda , sol ayağının felçten etkilenmediğinin farkına varması hayatını değiştirecektir. Christysol ayağını kendine verilmiş bir şans olarak görür va azmin de yardımıylahastalığın etkilerinin yenmeye çalışır. Bu çalışmanın sonucunda ise sakat vücudunun içinde gizli zeka ve yazma yeteneği ortaya çıkacaktır. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı romanlar ve şiirler , sonraki yıllarda Christy Brown ‘un İrlanda edebiyatının saygın isimler arasına girmesini sağlayacak ve azimle çalışmanın sonucunda imkansız diye birşeyin olmadığını tüm insanlığa gösterecektir. Christy Brow’un ölümünden dokuz yıl sonra çekilen film,yazarın hayatından kesitleri anlattığı kitap olan Sol Ayağım’ın sinema uyarlamasıdır. Kimi zaman hüzünlü, kimi zamaneğlendirici olabilmeyi başaran filmin, azim ve umut hikayesi olarak vereceği evrensel mesajlar var. Jim Sheridan ve Daniel day-Lewis’in birlikte çevirdikleri ilk film olan Sol Ayağım , 1989 yılında en iyi film dahil olmak üzere toplam 5 dalda Oscar’ a aday oldu ve Daniel Day- Lewis ve Brenda Fricker’ a oyunculuk dallarında ödülü kazandırdı.

İlk görüşte aşk: Türü: Romantik
Yönetmen: Irwin Winkler Senaryo: Oliver Sacks , Steve Levitt Görüntü Yönetmeni: John Seale Müzik: Mark Isham Oyuncular: Val Kilmer , Mira Sorvino , Kelly McGillis , Steven Weber , Bruce Davison
Genel Bilgiler: 1998, ABD , 125 dk. Virgil Adamson , bir kasabadaki kaplıcada masörlük yapan ve küçük yaşlardan beri kör olan genç bir adamdır. Günün birinde Amy adlı bir mimar kadınla tanışır. Stres atmak için Manhattan'dan kaplıcaya gelen Amy, ilk andan itibaren Virgil'e ilgi duymaya başlar. Genç kadın başlangıçta onun kör olduğunu farketmez, ilk görüşte aşık olur. Virgil'i ikna ederek büyükşehire yeni bir tedavi yöntemi denemek için giderler. Dünyada ilk defa uygulanan bir yöntemle ameliyat olan Virgil, tekrar görmeye başlar. Bundan sonra yeni hayatına alışmanın verdiği zorlukları birlikte yenmeye çalışırlar.


Yağmur adam: Türü: Komedi /
Dram Yönetmen: Barry Levinson Senaryo: Barry Morrow , Ronald Bass Görüntü Yönetmeni: John Seale Müzik: Hans Zimmer
Oyuncular: Dustin Hoffman (Dustin Hoffman) , Tom Cruise (Charles Sanford Babbitt) , Valeria Golino (Susanna) , Jerry Molen (Dr. Bruner) , Jack Murdock (John Mooney) , Michael D. Roberts (Vern) , Ralph Seymour (Lenny)
Genel Bilgiler: 1988, ABD , 133 dk. 4 Akademi Ödüllü - En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Orijinal Senaryo-
Yağmur Adam bir sinema klasiği. "Yağmur Adam" kardeş sevgisini öğretiyor Otistik ve yalnız bir adamın başından geçen olayların anlatıldığı filmin öyküsü şöyle: Babası, Charlie'yi 16 yaşındayken arabasını "çaldığı" için hapse attırmış, Charlie de evden ayrılmıştır. Filmin başında sokaklarda yaşayan Charlie, ayakta kalma savaşının kritik bir noktasında görülür. Her yere borcu vardır. Çok sıkışık durumdadır. Tüm bunların üstüne bir de babasının servetinin bilinmeyen bir vakfa kalması onu çok üzmüştür. Ve bu vakfın iç yüzünü öğrenmeye gittiğinde, servet, Charlie'nin hiç tanımadığı, daha doğrusu hiç hatırlamadığı abisi Raymond'ın tasarrufuna bırakılmıştır. Raymond, dünyayla ilişkisi en alt düzeye inmiş, şaşırtıcı zekasını gündelik işlerde kullanmaktan yoksun, kendi dünyasına kapanmış biridir. Ancak durum çok garip olsa da bu, Charlie için gerçek bir keşiftir. Genç adam, ağabeyine yani çocukluğunun "Yağmur Adam" adlı uzak, belli belirsiz kişisine çıkarları için yaklaşsa da sonunda bu yaklaşım gerçek bir bağlılığa, gerçek bir sevgiye dönüşecektir. Bir sinema klasiğine dönüşen film, aynı zamanda En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Orijinal Senaryo dallarında Akademi ödülü almıştır. Yönetmenliğini Barry Levinson'un yaptığı Yağmur Adam'da Dustin Hoffman ve Tom Cruise rol alıyor.

Benim adım sam: Yönetmen: Jessie Nelson Oyuncular: Sean Penn, Dakota Fenning, Michelle Pfeiffer, Dianne Wiest Müzik: Beattles’ın en güzel parçaları.
Filmin öyküsü kısaca şöyle: Sam kafede garsonluk yapan bir zihinsel özürlüdür. Evsiz bir kadından olan çocuğunu annesi doğumdan iki saat sonra terk edince bir parmak çocukla, çocuk denecek zihinsel kapasiteye sahip Sam baş başa kalır. Büyük zorluklarla kızını büyütmeye başlayan Sam ve kendisi gibi zihinsel özürlü arkadaşları günün birinde Sosyal Hizmetler’den bir görevlinin kamu davası açmasıyla büyük bir problemle karşı karşıya kalırlar. Devlet, bir yetişkin olmayan Sam’in yedi yaşındaki bir kızı gerektiği şekilde yetiştiremeyeceği düşüncesiyle baba-kızı ayırmak niyetindedir. Bu noktada devreye Rita Harrison (M. Pfeiffer) isimli avukat giriyor. Kerhen kabul ettiği bu davada Rita’nın da öğrenecek pek çok şeyi vardır.

Klip

'Kaynaştırma eğitimine yönelik yaptığımız çalışmalarımızda gerek toplumun tabularını yıkmadaki zorluklardan olsun gerek çocuğun özel durumunu kabullenmede olsun bu konuda babalarımızın annlerimizden ,öğretmenlerimizden bir adım daha geride olduklarını çocukların özel durumunu kabullenmede zorlandıklarına tanık olduk. Bablarımızın bu konuda daha duyarlı olmaya davet eder ve bir çağdaş baba olarak ulu önder Mustafa Kemal Atatürkü örnek almalarını dileriz'

Bunları Biliyor Muydunuz?


Bunları Biliyor Muydunuz?

1-Bir engelli öğrenci önce Ram’a (Rehabilitasyon Araştırma Merkezine) gider. Orada teşhis konulur ve özrünün derecesi belirlenir, rapor tutulur. Bu rapora göre özel eğitime, rehabilitasyon merkezine ya da kaynaştırma eğitimine yönlendirilir.
2- Özel eğitime gidebilmek için en az özür derecemiz; %40 olmalıdır.
3- Özel eğitimli öğrencilere zorla öğretim yoktur, onlar öğrenebildikleri kadarıyla öğrenirler.
4-Özel eğitimli öğrencilerde sınıfta kalma gibi bir durum söz konusu değildir. Öğrendikleri kadarıyla sınıf geçerler.
5-Özel eğitimli öğrencilere diploma verilmez, belge verilir.
6-1475 sayılı İş Kanunu’nda değişiklik yapılarak %2 özürlü oranı %3’e çıkarılmıştır.
7-Kimlik kartı, %40 ve üzeri özürü bulunanlara verilmektedir.
8-Devlet Demir Yolları ile seyahat etmede %40 indirim
9-Türk Hava Yolları ile seyahat etmede %40 indirim
10-Telsim Özgür Hat’ tan indirimli olarak yararlanmak
11-Yerel Yönetimlerin alacağı kararlar ile su bedellerinden indirimli yararlanmak
12-Milli Parklardan ücretsiz olarak yararlanmak
13-Devlet Tiyatrolarından ücretsiz yararlanmak